Türkiye siyasetinde değerli, anlamlı, ilham veren siyasi bir rota çizerek ülke insanına ve demokrasisine üst düzeyde katkı sunan roller üstlenmek istiyoruz.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş:
FETÖ yapılanması konusunda kamuoyunu bilgilendiren tüm gazetecilerin daha sonra FETÖ’cü olarak suçlaması bir gelenek haline geldi. 2,5 yıldır Sözcü Gazetesi’nin 8 gazetecisi ve sahibi aynı nedenle suçlanıyor. Bu hukuk tarihine geçecek ve basın tarihi açısından da en kötü davalardan birisi. Biz hukuksuz ve adaletsiz bir dava olduğunu düşünüyoruz. Umarım bugün hukuk hakim gelir ve bütün meslektaşlarımız beraat eder. Zaten bir kısmı cemiyetimizin de üyesi. Sadece gazetecilik nedeniyle yargılanıyorlar ve sonuç umarım gazetecilik üzerindeki bu ağır baskının kalkması için umut olur.

Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül:
Bu bir garabet.Dünya demokraside, hukukta adalette bu kadar yol katetti biz hâlâ gazeteciliği yargılıyoruz. Gazetecilik yargılanamaz, insanlar mahkum edilemez.

CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu:
Sözcü davasında yargılanan eski meslektaşlarımın en ufak bir suçu günahı yoktur. Bunu tüm kamuoyu biliyor. Suçsuz ve günahsız insanlara hangi saikle olursa olsun en ufak bir ceza çıkması en büyük suçtur.

CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin:
Akp’nin bir sloganı vardı “hayaldi gerçek oldu” yaşanan bu dava tam olarak böyle özetlenir. Hayatı boyunca FETÖ gibi yapılara karşı mücadele etmiş isimleri FETÖ’ye yardım iddiasıyla yargılamak ayıptır, günahtır. Bu dosya aslında derhal beraatle kapatılmalı ve SÖZCÜ’den de özür dilenmelidir.

CHP eski Milletvekili Umut Oran:
Sözcü davası bir basın davası değildir, bir ceza davası da değildir. Siyasi bir davadır. Aslında yargılanan sadece basın özgürlüğü değildir. Yargılanan halkın haber alma özgürlüğü de değildir.  Aslında yargılanan Türk demokrasisidir. Tek adam, korku, baskı, kin, nefret, intikam siyaseti Türk demokrasisini çürütmek istemektedir.

Ben bu sürecin sonunda adaletin tecelli edeceğini, Zombi demokrasisinin kaybedeceğini ve halk demokrasisinin kazanacağına inanıyorum. Sözcü davasına gelince, bu davada gündeme gelen gazetecilik faaliyetiyle ilgili konular zaten zaman aşamasına uğramıştır dolayısıyla yok hükmündedir. Mahkeme derhal bu davayı beraatle sonlandırmalıdır.

CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş :
Sözcü davasını hukuk davası olarak görmüyoruz. Hukuki olsa açılmaz ve bu noktaya gelmezdi. Halkın gerçekleri öğrenmesini engelleme çabasıdır. Bütün sanıkların beraat gerekli. Ama siyasi bir dava olduğu için her şey olabilir. Yargının Saray’a bakarak karar verdiği dönemden geçiyoruz. Son dönemde yargı reformu strateji paketi açıkladı hükümet. Bu yargı reformu belgesindeki hedefler uygulanacaksa buna Sözcü davasıyla başlanmalıdır. Hedeflerin başlangıcı Sözcü davası olmalı ve sanıklar beraat etmelidir.

“YARGIYA GÜVEN YERLERE DÜŞER”

TBMM Adalet Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Zeynel EMRE: Kumpas davaları sürdüğü sürece yargıda reformdan söz edilemez, yargıya güven yerlere düşer. Biz özellikle 2015’ten sonra çok sayıda sarsıcı operasyona şahit olduk. Ana başlığı hepsinde terörle mücadeleydi. Ancak özüne baktığımızda bir ülkedeki terör sorununu terörden kaynaklı sosyal uyumsuzluğu giderebikecek en önemli argüman tarafsız bağımsız yargıdır.
Sözcü Gazetesi tüm Türkiye’de herkes bilir ki korkusuzca basının haber alma hakkını en açık yüreklilikle savunup, objektif habercilik yapan bir gazetedir. Sözcü Gazetesi yöneticilerine yönetilecek herhangi bir dava basın özgürlüğüne karşı yönetilmiş bir davadır. İddianame incelendiğinde görülüyor. Ekla mantığa uymayan tutarsız bir iddianame. Yayın politikası genel itibariyle FETÖ’nün oluşturacağı tehditlere yıllar önce dikkat çekmiş bir gazete için bu iddianame FETÖ mücadelesine vurulan en büyük darbedir. İkincisi Türkiye’yi uluslararası platformda zora sokacak bir meseledir. Şuana kadar yapılan büyük yalnış. Ama buradan sonra bu yanlıştan dönülmeli.

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu: Hukuksuzluğa uğrayan herkesin yanında olmayı görev edinen biri olarak buradayım. Aynı mahkemede iki gün sonra benim de davam olacak. Bu davaların düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında özellikle 37. Ağır Ceza’da yargılanması aslında anlamlı ve manidar bir durum. O kadar mahkeme varken tamamı burada yargılanıyor ve tutuklulukların çıkıyor olması hukukun üstünlüğünün değil üstünlerin hukukunun hüküm sürdüğünü gösteriyor.

Bir yargı reformu paketinden bahsediliyor. Niyet hakikaten hukukun üstünlüğünü sağlamak için oluşturulacak bir paketten ziyade, iktidarın bugün yandaşıyla beraber belirli kişilerin cezaevinden çıkışını kolaylaştıracak bir mekanizma gibi görülüyor. Pakette ne var henüz görmedik. İktidarın niyetinin hukukun üstünlüğünü sağlamak olmadığını görebiliyoruz. Yargıya güvenin azaldığı bu noktada yapılması gereken iktidarı, muhalefetiyle yargıya güvenin yeniden tesis edecek mekanizmalar kurulmalı. Bu davalarla ilgili belki bugün onlar bana ceza, verebilirler ama tarihte yargılanan onlar olacaktır.

“İNŞALLAH AKIL GALİP GELECEKTİR”

İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu mahkemenin erteleme kararını değerlendirdi.

Başından itibaren iddianamesi çökmüş olan bir davaydı. Bu davada iddia edilen şeylerin kabul edilebilmesi sadece Sözcü okurları için değil aksi görüştekiler için dahi mümkün olmayan gerekçelerdi. İlk duruşmadan itibaren iddianame çürütülmüştü. Özellikle son duruşmada adli kontrollerin de kaldırılmış olması bizim iyimserliğimizi oluşturan iyi bir gelişme gibi gözüküyor. Yine de içinde bulunduğumuz konum itibariyle hassasiyetimizi devam ettirmemiz gerekiyor. Emin Çölaşan’a FETÖ suçlamasını hiç kimsenin kabul edebileceğini sanmıyorum. Özellikle basına açılmış davalar Türkiye’de ifade hürriyeti ve basın hürriyeti bakımından önemli davalar. Bu davaların açılmasından sonraki sürece bakarsanız özellikle basın yayın kuruluşlarının bir kısmının el değiştirmiş olmasıyla birlikte köşe yazarlarının bir tehdit baskı olmadığı zamanlarda dahi kendilerine oto kontrol sistemi içerisinde hissetmelerine neden olacak bir çizgiye getirmiş olmasını son derece önemli buluyorum. Bu çizginin yeniden kazanılması bakımından bu davanın gerçek noktasına ulaşabilmesi başka değişle bütün sanıkların beraat etmeleri gerektiğini düşünüyorum. İnşallah akıl galip gelecektir.

“YARGI REFORM TASARISININ İLK ADIMI SÖZCÜ OLSUN”

Türkiye’de sanki yapısal anlamda yargının içinde bulunduğu durum tahlil edilmiş de bu tahlil sonucunda bazı şeylerin yapılması noktasına gelinmişse hiç kuşku yok ki bu alanda, özellikle yargı reformu tasarısının içinde de bulunduğu söylenen ifade özgürlüğü konusunda önemli adımların atılması gerektiği muhakkaktır. Bu bir iyimserlik mi bilinmez ama çok umut etmek istiyorum. Sözcü davasıyla bunu ilk adımı da atılmış olsun. Biz de iyi niyetle yargı reformu gibi adına reform dediğimiz bir tasarıyı konuştuğumuz bir sırada ifade özgürlüğü noktasında da bir adım ileri gidebildiğimizi söyleyebilelim.